Prof. Dr. Nuray AkyolGÖZ HASTALIKLARI

Modern Yaşam ve Kuru Göz

Kuru göze bağlı görme bozukluğu

Hepimiz görsel uyaranların son derece önemli olduğu bir çağda yaşıyoruz. Okuma, araba kullanma, bilgisayarla çalışma, internette gezinme ve cep telefonları ile haberleşme yalnızca iyi görme keskinliği yetmez; stabil görme de gerektirir. Günümüzde yaşam koşulları kuru göz sıklığını artırırken, buna bağlı görme problemleri de artmaktadır. Kuru göz hastalarının görme azlığı ile ilgili yakınmaları genellikle görmede dalgalanmalar şeklinde ifade edilmekte, çoğu kez de göz muayenesi sırasında hastaların görmesi tam olarak ölçülmektedir. Gözyaşı filmi ile temasta olduğu hava arasındaki ara yüz, kırıcılık indeksi anlamında insan optik sistemindeki en yüksek değerlikli geçiştir. Berrak görüş için kritik öneme sahip olan stabil gözyaşı filmi kuru göz hastalarında yoktur.

Göz kırpmanın önemi

Kuru gözü olanlar, istirahat halinde gözyaşı salgısını artırmak ve gözyaşı filmlerini kalınlaştırmak için kompansatuar olarak normal bireylere göre yaklaşık 2 kat daha sık göz kırparlar. Normal kırpma sayısı 12-15/dk da iken kuru göz olgularında 33-36/dk olarak bildirilmiştir. Göz kırpma okuma, ekran çalışması, hızlı araba kullanma, cerrahi, tablet oyunlar, hatta tv izleme gibi günlük aktiviteler esnasında istemsiz olarak baskılanır. Örneğin monitor başı çalışmalarda kırpma sayısının 6-10 arasındadır. Bu esnada göz yüzeyinde gözyaşı filmi düzensizliklerinin yol açtığı değişiklikler oluşur. İstemsiz baskılanmış göz kırpma, kuru gözlü bir hastayı çok daha fazla etkileyecektir; çünkü kuru gözlü hastalar bu esnada kompansatuar sık göz kırpmadan vazgeçmek zorunda kalırlar. İstemsiz baskılanmış göz kırpma periyodları esnasında görmenin nasıl etkilendiğini değerlendirmek amacıyla fonksiyonel görme keskinliği kullanılır. Fonksiyonel görme keskinliği ölçülürken 10-20 sn boyunca anestezili veya anestezisiz olarak, gözün açık tutulması istenir. Bu süre 100 km/st üzerinde hızla araba kullanırken veya maksimum dikkat gerektiren ekran çalışması yaparken gözlerin kırpılmadan açık kalma süresine karşılık gelmektedir. Kuru göz hastalarında fonksiyonel görme keskinliği neredeyse üçte birine düşmektedir. Aslında görmeleri tam olan bu bireylerin fonksiyonel görmelerine bakıldığında sürücü ehliyeti alabilmek için gerekli görmeye bile sahip olmayışları çarpıcıdır.

Ofis ortamının havası

Özellikle doğal olmayan yollarla ısıtılan, havalandırılan/havası temizlenen büyük ofis ortamlarında ve akıllı binalarda çalışanlar ile, alışveriş merkezlerinde çalışanlar ya da bu ortamları sık ziyaret edenler sıklıkla batma, kuruma, kızarma ve yabancı cisim hissi ve yorgunluk gibi yakınmalar tarif ederler. Bu ortamlarda çalışan/bulunan insanlarda göz kuruluğunun bu kadar sık görülmesinin nedeni ofis ortamına ait fiziksel ve kimyasal, az sayıda da biyolojik faktörlerdir. Fiziksel nedenler arasında ofis ortamında artmış sıcaklık, azalmış nem ve artmış hava sirkülasyonu sayılabilir. Bunlar gözyaşı filminde daha fazla buharlaşmaya yol açacaktır. Fanların yüksek ayarda tutulduğu ofisler ve arabalarda hastaların yakınmalarının artmasının nedeni budur.

Gözü kurutan kimyasallar

Bu anlamda bilinen en güçlü madde formaldehiddir. Yaşam alanlarımızda iki temel kaynağı vardır; birincisi ahşap cilası ve ahşap boyaları, ikincisi de, kapalı ve suni olarak havalandırılan ortamlara verilen ozon ile terpen bileşiklerinin reaksiyona girmesi ile oluşan formaldehid. Bu bileşiklerin başlıcaları Limonene(limon-portakal vb kokulu ürünler) ve pinene(çam, okaliptus, biberiye kokulu ürünler) dir; bunlar ozonla birleşip formaldehid gazı oluştururlar. Temiz hava ile karşılaştırıldığında ozon+limonen karışımına maruz kalan gözlerde kırpma sıklığı yaklaşık %20 artar. Saatte bir ortama çam veya limon kokusu verecek şekilde ayarlanmış bir oda spreyi kırpma sıklığını artırarak kızarıklığa yol açmaktadır. Göz kurutan kimyasallar yaşadığımız ve çalıştığımız ortamlarda fotokopi tonerleri, printer mürekkebi, oje, cila ve boyalar, daktilo düzeltici, boardmarker gibi farklı şekillerde karşımıza çıkabilir.

Hava kirliliği ve kuru göz

Dış ortamda yoğun olarak bulunan kirleticiler de gözyaşı filmini bozabilirler. Bunlara en iyi örnek yanma son ürünü olan nitrojen dioksiddir(trafik kirliliği ve kış aylarında yaşadığımız hava kirliliği örneğinde). Sigara dumanına maruz kalanlarda da, akut ve kronik dönemde kuru göz gelişir. Uzun süre dumanlı ortama maruz kalanlarda  gözyaşındaki koruyucu madde düzeylerinde değişiklikler olur ve kronik yangı ve irritasyon bulguları gelişir. Akut etkiler ise ağızdan çıkan dumanda fazlaca bulunan formaldehid’in zehirli etkisine bağlıdır. Hem sigara dumanında hem de trafik ve ısınma sonucu havaya yayılan is, reaktif oksijen molekülleri ve radikaller içerir. Bunlarla temas eden göz yaşındaki koruyucu omega-3 ve 6 yağ asitlerinin yapıları bozulur. Kirli hava ve sigara dumanına maruz kalanlarda meibomian bez disfonksiyonu-lipid tabaka bozuklukları-buharlaşma tipinde kuru göz sık görülür.

 Ozon

3 oksijen atomunun birleşmesinden oluşan ozon molekülü, canlı dokular için son derece zararlıdır. Normalde atmosferde milyonda 0.6 oranında bulunur, ancak atmosferin alt tabakalarında, atmosferik deşarjlar yüzünden bunun çoğu stabil oksijene dönüşmüştür. Dünya yüzeyine yakın olarak bulunan ozon, temel olarak fosil yakıtlarının yol açtığı bir kirlilik olarak kabul edilir. Biraz artmış konsantrasyonlarında (1/100 Milyon) klorin ya da deniz kokusuna benzeyen kokusu hissedilmeye başlar; 1/10 Milyon konsantrasyonların ise mukus ve solunum sistemine toksik olduğu gösterilmiştir. Modern ortamların havası pek çok nedenle ozon içerebilir. Bunlardan sık rastladıklarımız, havayı temizlemek ve kötü kokuları gidermek amacıyla kullanılması(hastaneler, alışveriş merkezleri gibi kalabalık ortamlarda),ortamdaki çeşitli cihazlardan ozon açığa çıkması ve yüzme havuzu ve spa gibi ortamlarda suların ve yüzeylerin dezenfeksiyonu için ozon kullanılmasıdır. Bunun dışında hasta binalarda, istemsiz olarak havalandırma sistemiyle ortama ozon verilmesi de önemli bir nedendir; bu problem yeşil bina olarak adlandırılan sistemlerle çözülebilir. Uçaklarda bulundukları yükseklik nedeniyle, kabin havası yeryüzüne yakın yüksekliklere kıyasla çok daha fazla ozon içerir; uçak yolculuğu sırasında lens konforunun azalmasının en önemli nedeni budur. Jumbo jetler içerdikleri ozon filtresi nedeniyle daha iyi bir hava sağlarlar. Sonuçta bir şekilde ortam havasında yükselmiş ozon göz  yüzeyine hem doğrudan hem de ortamlarda sıkça bulunan terpenlerle(limonene, pinene) birleşip formaldehide dönüşerek zarar verir.

Prof. Dr. Nuray AkyolProf. Dr. Nuray Akyol
BLOG
Prof. Dr. Nuray AkyolProf. Dr. Nuray AkyolGöz Hastalıkları
Telefon: 0312 466 7543
Prof. Dr. Nuray AkyolProf. Dr. Nuray AkyolGöz Hastalıkları
Telefon: 0312 466 7543
İnternet sitemizde çerez kullanılmaktadır. Bilgi için Çerez Politikası ve site kullanım kuralları sayfasını inceleyebilirsiniz. Devam etmeniz halinde çerez kullanımına izin verdiğinizi kabul edeceğiz.